Tasavvufun Şiir Diliyle Açıklaması:
Olanlar Tekkesi Şeyhi İbrahim Efendi (k.s.) tasavvufun tanımını aşağıdaki dizelerde ifade etmiştir:
Bidayette tasavvuf sofi bican olmaya derler Nihayette gönül tahtında sultan olmaya derler
Tarikatte ibarettir tasavvuf mahv-ı suretten Hakikatte saray-ı sırda mihman olmaya derler
Bu abu kil libasından tasavvuf ari olmaktır Tasavvuf cismi safi nur-ı Yezdan olmaya derler
Tasavvuf lem’ayı envar-ı mutlaktan uyarmaktır Tasavvuf ateş-i aşk ile suzan olmaya derler
Tasavvuf şerait name-i hestiyi dürmektir Tasavvuf ehli iman olmaya derler
Tasavvuf arif olmaktır hakimen adetullaha Tasavvuf cümle ehli derde derman olmaya derler
Tasavvuf ten tılsımın ism miftahıyla açmaktır Tasavvuf bu imaret külli viran olmaya derler
Tasavvuf sofi kali tebdil eylemektir bil Tasavvuf her söz ki söyler ab-ı hayat olmaya derler
Tasavvuf ilm-i tabirat-ü tevilatı bilmektir Tasavvuf can evinde sırrı sübhan olmaya derler
Tasavvuf hayret-i kübrada mestü valih olmaktır Tasavvuf Hakkın esrarında hayran olmaya derler
Tasavvuf kalb evinden masivallahı gidermektir Tasavvuf kalbi mümin arşı Rahman olmaya derler
Tasavvuf her nefeste şarka vü Garba erişmektir Tasavvuf bu kamu halka nigehban omaya derler
Tasavvuf cümle zerratı cihanda Hakk’ı görmektir Tasavvuf gün gibi kevne nümayan olmaya derler
Tasavvuf anlamaktır yetmiş iki milletin dilin Tasavvuf alem-i akla Süleyman olmaya derler
Tasavvuf uryet-i vüska yükün can ile çekmektir Tasavvuf mahzar-ı ayat-ı gufran olmaya derler
Tasavvuf ismi azamla tasarruftur bütün kevne Tasavvuf camii ahkamı Kuran olmaya derler
Tasavvuf her nazarda zatı Hakka nazır olmaktır Tasavvuf sofiye her müşkil asan olmaya derler
Tasavvuf ilmi Hakka sinesini mahzen etmektir Tasavvuf sofi bir katreyken umman olmaya derler
Tasavvuf küllü yakmaktır vücudun nar-ı la ile Tasavvuf nur-ı “illa” ile insan olmaya derler
Tasavvuf on sekiz bin aleme dopdolu olmaktır Tasavvuf nuh felek emrine ferman olmaya derler
Tasavvuf “kul kefa billah” ile davet dürür halkı Tasavvuf irci’i lafzıyla mestan olmaya derler
Tasavvuf günde bin kere ölüp yine dirilmektir Tasavvuf cümle alem cismine can olmaya derler
Tasavvuf zat-ı insan zat-ı Hakk’da fani olmaktır Tasavvuf “kurbu ev edna”da pinhan olmaya derler
Tasavvuf canı canane verip azade olmaktır Tasavvuf can-ı canan can-ı canan olmaya derler
Tasavvuf bende olmaktır hakikat Hak ey İbrahim Tasavvuf şer-i Ahmed dilde bürhan olmaya derler
Tasavvufun Tarifleri
Olanlar şeyhi İbrahim Efendi (k.s.)’nin halifelerinden olan Kütahya’lı Sunullah Gaybi Hazretleri tasavvufu : “Nefyi vücud ile ahlakı hamide ve evsafı cemile sahibi olmaktır.” şeklinde tanımlar.
Mevlana Celalettin Rumi hazretleri Mesnevi Şerifi’nde : Tasavvuf nedir diye bir uluya sordular: “Gam ve keder zamanında ferah bulmaktır.” ifadesini kullandı.
Şeyh Ebu Muhammed El Ceriri Hazretleri : “Her türlü iyi ahlak ile ahlaklanıp her nevi kötü ahlaktan uzaklaşmaktır.” demiştir.
Cüneyd Bağdadi Hazretleri tasavvufu,” Hakkın seni sende ifna edip kendisiyle ihya etmesidir.” ifadesiyle tarif etmiştir.
Diğer bazı ünlü sufilere ait tasavvuf tarifleri aşağıda verilmektedir .
( Bu tarifler Dr. Mustafa Kara’nın “ Tasavvuf ve Tarikatler Tarihi” adlı eserinden alınmıştır. )
Reveym b Ahmed Bağdadi : Kendini Allah’ın murad ettiği şey üzerine bırakıvermen, O’nun İradesine mutlak olarak teslim olmandır. Üç esas üzerine kurulmuştur. Fakr; Allah’a muhtac olma esasına yapışmak, bezl, isar ve cömertliği gerçekleştirerek bunu kendi vasfı haline getirmek, Allah’a teslim olarak itiraz ve ihtiyarı terk etmektir. Canını bağışlamaktır. Bunu yapamadınsa sufilerin hezeyanlarıyla hiç uğraşma.
Ebu Bekir Şibli : Karşılıklı dostluk ve sevgidir. Hiçbir kaygı duymadan Allah ile beraber olmaktır. Yakıcı bir ateştir. Duyu organlarını zaptetmek ve ruhun üfleyişlerine kulak vermektir. Tasavvuf şirkdir, ortaklıktır. Çünkü tasavvuf kalbi masivadan muhafaza etmektir. Halbuki masiva diye bir şey yoktur.
Amr b. Osman Mekki : Kulun her vakitte, o vakit içinde yapılması en uygun olan amel ve ibadetle meşgul olmasıdır.
Ebu Said Miheni : Vasıtasız olarak kalbin Hakk ile kaim olmasıdır.
Cafer Huldi : Şerefli bir ahlaka doğru yükselmek, kötü ahlaktan yüz çevirmektir.
Ebu Bekir Kettani : Ahlaktır. Seni ahlaken geliştiren tasavvuf, kalp safası yönünden de geliştirmiş olur.
Tasavvufun en önce kim tarafından söylendiği belirlenemeyen diğer tarifleri :
Cömertliktir, zariflik ve temizliktir. Uyanık ve muteyakkız olmaktır. Kirlerden temizlenmek, kinlerden kurtulmaktır. Şehvet ve arzuyu terk etmektir. Mütevazi olmak, yedirmek, içirmek, ikramda bulunmaktır. Bilmektir. Sadakattir, cömertliktir, ahlaktır. Hakk ile muvafakat, halk ile gülüşmektir. Cömertlik ve vefadır. Tasavvuf, incinmemek ve incitmemektir. Tasavvuf gönül bilgisidir. Tasavvuf hikmetleşmektir. Tasavvuf sevmeyi ve sevilmeyi öğrenmektir. Tasavvuf zıtları birleştirmektir.
Bütün bu tanımlar, Muhammed Nuru’nun pınarından sulanan Hak dostlarının gönül bahçelerinin çiçekleridir. Farklı gibi görünseler de aslında bu tariflerin hepsi aynı manayı ifade eder. Fark yalnızca tasavvuf ehlinin mizac ve meşrebinden ileri gelir. Bütün bu tanımlar, rengini, ahengini O’ndan almıştır. O ki tasavvuf ehlinin piri Hazreti Muhammed (s.a.v.)’dir. Bu sözler batmayan güneşin ışık huzmeleridir. Sahibi Cenabı Hak’dır. Her velinin tasavvuf tanımı doğrudur. Çünkü bunlar, tasavvufu yaşayan ve hissedenlerin gönül alemlerinden harf kalıplarına bürünmüş, satırlara dökülmüş tariflerdir.
Bu tarifleri gördükten sonra, sonuç olarak tasavvuf hakkında şunları söylemek mümkündür :
İnsan; görünen, bilinen suretin dışında öz varlığı itibariyle bütün mahlukatın en şereflisidir. İnsanın kendinde gizli bir hakikat vardır. Bu hakikat onda daima bir tatminsizlik meydana getirir. Ne servet, ne saman, ne mevki, ne makam, ne şan ne de şöhret ona huzur vermez. Huzuru bulmak ve sükunete erişmek isteyen insan büyük bir arayışın içine girer. İşte tasavvuf eğitimi ihtiyacı bu noktada ortaya çıkar.
Tasavvuf yolunda olmak ve bu yola girmek isteyen kişiler başkalarının yazdığı kitapları okumakla sadece tasavvuf hakkında bilgi edinebilirler. Ancak tasavvuf eğitimi için bu tür bilgiler yeterli olmaz. Çünkü tasavvuf kulluk yoludur. Aczimizi itiraf etmemiz gerekir. Bu konuda kamil bir veli şöyle söylemektedir: “Tasavvuf öğrencisi eğitiminin başlangıcında şu iki ilmi öğrenmek zorundadır. Birincisi acz ilmi ikincisi sükut ilmi.” Kişi aslında varlığın Allah’a ait olduğunu Allah dışında bir varlık davasında bulunmanın vehim olduğunu kavramalıdır. Tasavvuf eğitiminde öğrenci bu kavrayış noktasına gelebilmek için sükut etmeli, susmalı ve dinlemelidir. Acz ilmi, sükut ilmi kavranmaya başladığında hakikat kapısı da aralanmaya başlar.
|