Kasîde-i Devriye-i Keşf-ül-gata Li-Mevlânâ Hazret-i Gaybi Baba (K.S.) - Bismîllahirrahmanirrahîm -
Bir vücuddur cümle eşya ayn-ı eşyadır Huda Hep hüviyyetdir görünen yok Hudadan mâ-ada
Lîk vardır ol vücudun zâhiri vü bâtını Pes bu hey'etle olur ol evvel ü âhır ana
İtibarîdir vücuda evvel ü âhır demek Bir ahaddır ol ayın kim ibtida-vü-intiha
Evvel âhır farz edersen böyledir bu yoksa ki İlbtidasız intihasız böyledir bu sır şehâ
Ayn olan şeyde ne mümkin evvel ü âhır demek Şâhid-i kâfi kelâm-ı Hakdaki lafz u edâ
Bir vücudun bâtınıdır ol kadîm-î ruh-u Hak Hep tecelli-i Hudadır hâdis olan zâhirâ
Bâtın-ı âlem teneffüs etmek ister zâhirâ Müstetir olan hakayık ta ki ola âşinâ
Cân-ı âlemden takaza kopdu zâtı aşkına Ekmel-i sûretde geydi hüsnünü seyr ede tâ Lâ-cerem düşdü sefer bu iktiza olan tamâm (Kenz-i Mahfi) feth olup mekşuf ola sırr-ı âmâ
Geldik imdi zât-ı Hak kim bâtın-ı âlemdurur (Kenz-i Mahfi) sini seyret gör nice eyler küşâ
11 Sûret-i âlemde mestûr olmuş idi sırr-ı Hak Hubb-u zâtî kopdu Hakdan mürtefi ola hafâ
Yani bir kuvvet ki ol ayn-ı nefesdir mânide Kopdu âlemden urûc ede bulunca tâ lika
Esfel ü âlâyı seyr edip merâtib kat' ile Cümleyi cami' olup hâsıl ola ilm u gına
Âlem-i ulvi ki Arşdır anı menzil eyledi Bulmadı anda murâdın eyleye zevk u safâ
Geçdi Arşdan çıkdı kürsiye bu kez menzil diyu Anda dahi bulmadı kendin aradı câ-be-câ
Geldi heft eflâke çıkdı anı dahi seyr edip Anda hiç bulmadı kendin nice olsun dilküşâ
Unsuriyyâta bu kez geldi yüzünü tutdu ol Anda dahi yüzünü göstermedi ol dilrübâ
Kodu anı dahi gecdi madene menzil diyu Bulmadı anda özün kim gerçi etdi çok recâ
Kodu anı dahi kim menzilgeh edindi nebat Bulmadı kendisini hem ola ol câna gıdâ
Bulmadı anlarda özün geldi hayvan mülküne Bunda bulmasaydı özün cânın eylerdi fedâ
21 Âkıbet bunca menâzil geçdi kendin bulmadı Geldi insâna göründü ol cemâl-i cân-fezâ
Neş'e-i âdemdir ancak nefhaya kabil vücud Rûh-u Hakdır nefh-i âdem demedi mi rûnüma?
Âdemîde hâsıl oldu çün kemâl-i tesviye Arşına pes Hak-taâla andan etdi istiva
Aşikâr oldu sana hep âlem-i ulvi ne var Çünkü âdemden yüzün gösterdi Zât-ı Kibriyâ
Âlem-i ulvîdir ancak anda akl-u-ilm ola Âlem-i süflîde olmaz ilm-i Hak akl ü rehâ
Âlem-i ulvîde zâhirdir cemâl-i pâk-i dost Âlem-i süflide yokdur nutk u savt u hemnevâ
Âlem-i ulvî denen hep âlem-i süflidedir Âlem-i süflî hakikat âlem-i a'le-l-ulâ
Mahasal âlem kamu âlât-ı âdemdir tamâm Hep amel mazharlarıdır yok birinde ilm-ü-câ
Cümlesinin yok şuûru kârı hem mahsûsdur Kadir olmaz bir nefes kim kârını ede heba
Kadr-ı külliyesinin mazharlarıdır hep bular Her ne kârın mazharı ise hidmetin eder edâ
31 Encüm ü eflâk anâsır hem cevâhir olmasa Sırr-ı Hakkın seyri beyhûde olurdu can-ı mâ
Anın içün seyr eder kim zâhir ola her kemâl Her lezâiz hâsıl ola buluna cümle ata
Âleme gelmezden evvel câmiiyyet yok idi Enfüs-ü-âfâkı câmi' var mıdır böyle bina
Âlem-i kuvvetde her bir nesne kim mevcûd idi Âdeme geldikde fi'le geldi bu çun-ü-çira
Görülemez nutk u suret âdemîden gayrıda Âdemîde zâhir oldu hep kemâlât-ı Hudâ
Cümleten esmâya câmi' nüshadır zâtın senin Zât-ı Hakdan şânına nâzil değil mi Küllehâ
Hayy-i âlemsin ki zâtın bahş eder her dem hayât Âşiyan-ı âleme sensin şerefbahş ey hüma
Kalb-i âlemsin ki ilmin cümleyi oldu muhît Nur-u ilmin olmasa âlem olurdu kapkara
Şâh-ı âlemsin ki her kârda irâde sendedir (*) Cümle eşyâ emrine oldu müsahhar şâh-ı mâ
Âlemin sensin muradı hep irâde sendedir Zâtın ile hâsıl oldu âleme hep mâyeşâ
41 Nutk-u âlemsin ki âlem buldu nutkundan vücûd Nutk-u cân bahşsın avâlim bir seçerdir gûyiyâ
Ayn-ı âlemsin ki âlem gördü senin vechini Dîde-i Hak-bînin ile seyr olur hüsn-ü-behâ
Âlemin sensin kulağı olmasaydın sen eğer İşidilmezdi kalırdı nutk ile savt-u-sadâ
Bu yedi esmâyı bil esma-yi zâtiyyedürür Anın içün âdemîde eylediler intimâ
(*)(Şâh-ı âlem zıll-ı Haksin cümle kudret sendedir) Mecma-ül- bahreyn-i Haksın vâcib imkân sendedir Sensin ancak müstaid zât-u-sıfâtına sezâ
Nur-u Haksın senden alır cümle eşya pertevi Ay-ü-gün secde ederler yüzüne subh-u-mesâ
Kıblesisin onsekiz bin âlemin ey pâk zât Sana istikbal ederler cümle-i şâh-ü-gedâ
Secdegâh-ı âlem olduğuna şâhid bu bize Secde eyler miydi sana kudsiyân-ı pür-hayâ
Cân-ı âlemsin libâs-ı âdemide sen bugün Kadrini fehm eylemezsen sayılursun pür-heva
Ma-hasal sensin heman bu cümle âlemden garaz Fırsatı fevt eyleme olsun seninle âşinâ
51 Bir seçer farz edelim başdan başa bu âlemi Fehm edelim ta murâdımız murâd üzre dilâ
Gerçi bu temsilimiz eb'ad görünür eb'ade Cân ile dilden kabûl eyler velâkin akrıba
Bu dıraht-ı âlemin oldu zemini Arş bil Pençesidir kürsi ve sâk oldular yedi semâ
Nâr-u-bâd-ü-ab-ü-hâk oldu misâli dalları Hem mevâlîd-i selâse berk gül meyve şehâ
Dâiye düşdü nevâta kendi zâtın görmeğe Bâtınından kopdu naçâr kuvve-i neşv-ü-nemâ
Geldi hâke bulmadı anda dahi kendisini Gitdi sâka tâ ki bula derdine anda devâ
Olmadı sakdan dahi derdine dermân âkıbet Azm-i şâh etdi bula hem hasta cânına şifâ
Ermedi şâhdan murada yaprağa dutdu yüzün Hem çiçek ile geçirdi arada çok mâcerâ
Âkıbet bunları da terk kıldı geldi meyveye Gördü kendini temâmet zâtına etdi senâ
Bildi vü buldu vü gördü kendi kendini temâm İlmi ayn-ül-Hakka erdi oldu sırr-ül-iktızâ
61 Çok kemâle ere meyve hatm olur anın işi Meyve-i âhar takazâsına düşer iştihâ
Böyledir hâl-i mürekkeb âkıbet fâni olur Ayn-ı ma'nada fenâsı bulusar ayn-ı beka
Suret-i misliyyesinden cilve eyler ol yine Devr-i dâim bu tecelli üzre döner dâimâ
Sanma anı kim tecellisinde tekrâr eyliye Nevbenev her neş'eden eyler tecelli dâimâ
Zât-ı vâhiddir tecelli eyleyen her neş'eden Zât-ı mâ birdir eğerçi bînihâyetdir ina
Her inânın rengine göre olur o munsabıg Kabiliyyet rengini tutar hakîkat levn-i mâ
Müfredât olur mürekkeb her mürekkeb müfredât Bu tahavvüldür görünen geh baka vü geh fenâ
Meyvenin aslı dırahtdır hem dırahtın aslı ol
Asl fer'in fer' aslın aynıdır gayrı değil Biri icmâl biri tafsîl görünürler sûretâ
Bu vücûdun bâtınıdır cevher-i evvel denen Seyr eder a'râzını ol nitekim seyr-i nevâ
71 Cevherin her mazharında bir zuhûr-u hass var Cümleyi câmi' zuhur-ı âdem-i akd-el-kuzâ
Mazhar-ı âlem sıfatdır kudret izhâr eyledi Mazhar-ı âdem sıfât-ü-zâtına etdi deva
İster isen bak dırahta gör sıfâtın meyvenin İster isen meyveye bak zâtına eyle salâ
İster isen âleme bak kudretini gör anın İster isen âdeme bak zâtına kıl iktidâ
Bağbân-ı dehre lâzım meyve-i ademdurur Müsmir olmayan ağaca bağbân vermez behâ
Zât-ı Hakdır her sıfatdan dembedem devr eyleyen Geh görünür etkıyâ gâhî sıfât-ı eşkiyâ
Meyve sûretinde cümle kimi puhte kimi ham Ham olanlar eşkıyâ kim puhtelerdir evliyâ
Kimi ham ü kimi puhte olmağa bâis bu kim Dört zamânın hassasıdır saâdetle şekâ
Ham puhte olmadan düşerse yere nâgehân Puhte olunca bil anı seyr ede ol şahhâ
Puhtenin içi bütündür yere düşerse dahi Yine kendi kendi mislin aynı düşürür kazâ 81 Münhali' oldur sıfâtın câmi' olur mislini Ârifin mahlûku olmaz der anınçün asfiyâ
Elli bin yıl denilir neşr ile ba'sin bir dahi Kuvvet-i âlem zuhûr-u âdeme vere cilâ
Batn-ı âlemden bu denlü yılda doğar âdemî Âdem-i ulvi anınçün âhır olur münteha
Mâhasal bu neş'enin kadrin bil ey kadrin senin Bir dahi bu sûret üzre sana yokdur kahkara
Dahi mülk-ü saltanatdır serbeser âlem sana Başına urmuş hilâfet tâcını ol pâdişâ
Cümle eşyâyı musahhar eylemiş hep emrine Her ne yüzden zevk edersen kimse yokdur diye tâ
Ehl-i hâba gerçi âlem sûret-i dünyâdurur Ârif-i bîdâra nisfbet oldu ol dâr-ı rızâ
Zira âlem bir vücûddur evvel oldur âhır ol Zahir oldur bâtın oldur cümle ol önden sona
Halk-ı âlem zâhirine dediler dünyâ anın Bâtının gayb erleri hem dediler dar-ül-beka
Âdem ise bâtın u hem zâhiri câmi'durur Lâ-cerem dünya ile ukbâyı ol oldu melâ
91 Kuvvet-i âlem kaçan kim cem' ola haşr olur Müfredâta râci' olsa neşr olur derler ana
Âlem âdem âdem âlem olmadadır haşr-ü-neşr Haşr ile neşr olmadan bir dem cihan bulmaz rehâ
Yevm-i cem' olan kıyâmet âdeminin şânıdır Âdemîden gayrıda mümkin değil cem'i kuvâ
Ruz-u mahşer fi'l-hakika ruz-u âdemdir hemân Hayr-u-şer her ne ederse bulusar âhır cezâ
Çünkü geldin âdeme geldi kıyâmet kamete Kangı dara lâyık etdin kendini söyle bana
Ma'rifetden hisse alıp kendini bildin ise Ehl-i cennetsin senindir cümle-i zevk-u-safa
Cehl ile kalıp özünden olmadınsa ger habîr Duzahîsin çek azâb-ı cehl ile kahr-u-eza
Hizmet eyle cân-u-dilden ma'rifet erbâbına Kim şefâat mazharıdır evliya vü enbiyâ
Bu kasiden ile Gaybî keşf-i esrâr eyledin Lâyık olursa denile nâmına keşf-ül-gata
100 Geldi doksan dokuz esmâya mukabil beytimiz Ma'nisini derk edenler âhır olur pişvâ * * * * * * * * * *
" Bir bir "
1 Kıdem bahrinin emvâcı gelir bir bir gider bir bir Bu çarhın gerdişiyle devr eder şâm-ü-seher bir bir
Bu bahrin oynamasından kabarcıklar olur peydâ Yine dinlenmesinden ol kabarcıklar yatar bir bir
Cihân çarhı bu dolabı çevirmekde yorulmaz hiç Tamâmın seyr eder hükmün sürer şems-ü-kamer bir bir
Hakikat şem'inin zâtıdurur aya nedir âlem Bunu böyle bilip böyle görür sâhib-nazar bir bir
Bu âlem sûreti bir nutfede pinhân idi evvel İnip sulb-i pederden rahm-ı mâderden doğar bir bir
Kıdem bahrinde müsteğrak idî âlem sayan insân Sadef-veş taşra düşdü söyledi dürr-ü-güher bir bir
Hakîkat matla'-ı şems-i hüviyyet kalb-i ârifdir Cihânda nur-u Yezdânî o matla'dan doğar bir bir
Bulup bir ârifi ihlâs ile kalbinde yer etsen Verir kâmil sana ilm-i ledünnîden haber bir bir
Dil-i insân-ı dânâ çeşme-i âb-ı mahabbetdir Özü mizâb-ı hikmettir lisânından akar bir bir
İlimden âlem-i ayna gelir a'yan-ı ilmiyye Ayndan ilmi âlemden yine eyler sefer bir bir
11 Şuûnâtı ilâhîden mezâhir esfel-ü-a'lâ Mezâhîr mazharından zâhir oldu hayr-ü-şer bir bir Cihân mir'ât-ı esma vü sıfât-ı zât-ı pâk oldu Meşiyyetden numâyân olmada sırr-ı kader bir bir
Nazar kıl âleme ibret gözüyle bir temaşa kıl İrişir cân cihanından cihâna nûr-u-fer bir bir
Biri yüz (bin) gösteren ezdâd-ı esma iktizâsıdır Her ismin iktizâsından erer feyz-i eser bir bir
Teceddüd üzredir enfâs ile halk-ı cihân her an Kamusu kendi nev'inin libâsını giyer bir bir
Senin fikrinde ilmin her ne şey eyler ise izhâr Odur zâhirde sûret bağlayan ey kâmil er bir bir
Hakın ilminde mevcûd idi ülviyyât-ü-süfliyyât İlimden ayna yüz tutdu anâsır bahr-ü-ber bir bir
Buyurdu Hak Ta'âla külli şey'im ben hakîkatde Ki her şey halikının zâtını ilân eder bir bir
Vücûd-u mutlakın şânı şuûnundan tecellâdır Ki her bir sân nişânı bî-nişâna yüz tutar bir bir
Ererse feyz-ü-cûd a'yân-ı esmâdan kamu halka Âdem mevcûd olur mevcûd ile ayna iner bir bir
21 Gehi âdem olur âlem gehi âlem olur âdem Bu tertib üzre âlemde Hak hükmünü sürer bir bir
Ne âdemsiz olur âlem ne âlemsiz olur âdem Çıkar âlemden âdem âlem âdemden çıkar bir bir
Sıfât ü zâtına masdar olupdur âlem ü âdem Bu minval üzre âlem âdem olur devr eder bir bir
Eğer âdem kemâlinden ve ger âlem cemâlinden İki âyinedir birbirine eyler nazar bir bir
Kıdem nuru âdem âyinesinde aşikâr oldu Kitâb oldu kadîme her varak berk-i seçer bir bir
Ulüvv-ü şân ile âdem mukâbil oldu eflâke Hisâb eyler dil olmuş her kalem encüm sayar bir bir
Kadîmî yâr yasınden âdem gülzârıdır sebze? Cihânı sebze var eyler gelir güller biter bir bir
Bu eşyâ cins ile çift oldu esdâf-ı me'ânîden Açılsa nutka gelse söylese dürler döker bir bir
Mezâhir hokkalar her hokka bir genc-i ma'anillâh Me'âlullah ki her bir hokka kendinden sızar bir bir
Sıfât-ı Hakdurur gülzâr-ı âlem hoş terennüm kıl Güle âşık olup mestâne bülbüller öter bir bir
31 Bu bağın gülleri bülbülleridir evliyâ'ullâh Gelip bu âlem-i mülke konar bir bir göçer bir bir
Âdem âyinesinde âdemin aksidürür âlem Gözüdür âlemin âdem o göz ile görür bir bir
Vücûdu zerresin şemse ulaşdırdığı şems ile Güneş zerresini nûr ile aslından çeker bir bir
Ne ismin hükmüne mahkûm isen amma bu âlemde Ayân bil ki ol ismin hükmünü cânda sunar bir bir
Hakın bahşayişi halk üzre asrın vâhididir (kim) Cihâna rahmet-i Rahmân o mazhardan iner bir bir
Bu gaflet uykusunda olan öldüğü vakit anlar Bu hikmet günleri mahşer bilirler cümleler bir bir
Enâniyyet ile göğsün gerenler ruz-u mahşerde Kıyâmetde olup her bir kişi bir canıver bir bir
Ne kesb etdiyse cân kesb etdiği sûret olur câna O suretden halâs olunca mahşerde gezer bir bir
Bu sûret içre mahbûs olduğun hisseyleyip âhır Eder nâliş ile feryâd edip eynelmefer bir bir
Olar kim âlem-i dünyada tahsil-i kemâl etdi Saâdetle baka mülkün edindiler makar bir bir
41 Bu nisbetden cenâbetler eğer pâk oldular vâsıl Baka ba'd-el-fenâ câyi olsa eyler şeni bir bir
Tarîk-i Hakda bunlara bir adımdır iki âlem Başın pâ eyleyip deryâ-yı tevhide dalar bir bir
Huzûr-u kalb ile bunlar teveccüh üzre dâ'imdir Ulûhiyyet cenabına gönül buldu sefer bir bir
Müdâmî mest olan keyfiyyet-i mahbubdan her an Havâtır seddinin Me'cucu Ye'cucu kadar bir bir
Geçip bu küfr-ü-küffâr âleminden erdiler kurba Huzûr-u Hazret-i Hakda olurlar muteber bir bir
Koyup varlıkların bunlar geçip dünyâ vü ukbâdan Bular mevt oldular ölüp yine dirildiler bir bir
Kerâmât-ü-küşûfâta mukayyed olmadı bunlar Mahabbet şem'ine pervânelerdir per yakar bir bir Müdâm-ı lâ-yezâl-i Lem-yezel-hamr-ı mahabbetden Dolu peymâneler nûş eyleyip bunlar kanar bir bir
Bular sermest u hayrândır mahabbetde olup yek-renk Dolular kaldırıp birbirine dolu sunar bir bir
Değil sahilde bunlar bahr-i deryâ-yı hakîkatde Bular bu bahr-i bî-hadd-ü- nihâyetde yüzer bir bir
51 Kıdem bahrinde ârifler olur müstağrak-ı deryâ Hakikat dürlerin bunlar bu deryâdan derer bir bir
Cihân mir'ât-ı vech-i zât-ı pâk-i Girdigâr olsa Görürler vech-i Hakkı bî-basîret bî-basar bir bir
Ne varlıkda yine Hakka sulûk etdi ise sâlik Yine pervâ olan canlar o vâdiden gider bir bir
Dilersen âdeme Hak de dilersen Hakka âdem de Dilersen sırrını faş etme çekme derd-i ser bir bir
Hakikat âdem isen sen hüve'l-Hak de ene'l-Hak de Bu mânâyı bilenler bildiler şehd-ü- şeker bir bir
Kamu zerrât-ı âlemden işit inni ene'l-lahı Ki her zerre ene'l-Hak nefhasın çengin çalar bir bir
Bu tahkîki Fusûsunda demişdir Şeyh Muhyi-d-din O hak zâhirdir âlemde vü halk mestûrdur bir bir
Velî zâtı münezzehdir bu sırlardan haberdâr ol Hakın zâtî kitâbından görünür bî-basar bir bir
Sıfâtı dahi zâtından görünür bî-men-ü- bî-ma Akîden mısr-ı dilde böyle dirhem gösterir bir bir
Bu nazmın vasf edip âdem dediği bil ki Ahmed'dir Anın ruhundan istimdâd ederler ruhlar bir bir
61 Velî dânâ Muhammed nûrunun mir'âtıdır her an Kamu eminler andan alırlar nur-u-fer bir bir
Mezâhir ihtilâfına sebeb azdâd-ı esmâdır Kaza oklarına cânlar eder göğsün siper bir bir
Bu âlem ilm-i Hakkın sûret-i malûmudur yek bâr Ayânen görmek istersen cihâna kıl nazar bir bir
Ne kapıdan ne köprüden getirdiler ise halkı Yine cânlar o kapıdan o köprüden geçer bir bir
Mezâhirden çü esmâ vü sıfâtı aşikâr oldu Her ismin mazharı kendi müsemmâsın arar bir bir
Mudıllin mazharı zira felekde devr eder dâ'im Devirden kurtulunca her sıfatdan seyr eder bir bir
Şular kim ilm-i Hakda mazharı lutf-u cemâl oldu Ederler ruhları seb'a's-semâvâtı güzer bir bir
Şecer esmâr-ü- evrâkıyle tohmunda nihân oldu Nice bir tohmu mikdârî alıp verdi semer bir bir
Seçer tohmunda var olmuş bu temsile münâsibdir Misâl olmasa akreb olamaz her bir hüner bir bir
Dilinde kâtibin ma'na mücerreddir mürekkebde Bulur ma'na mürekkebde murâdına zafer bir bir
71 Gelip bir kasrı bünyâd etmeğe bennâ murâd etse Gönülde fikr ile kasrı yapar sakfın düzer bir bir Fikir izhar eder kasrı boyanub taş u toprağa Yapar taş kerpiç ile bir seray pür sim-ü-zer bir bir
Emîr, âmir olur me'mur olur... mukayyede Ki her zerre şu'â-ı âfitâb olmak diler bir bir
Cihân gülzârının her birin üzre göz açub şebnem Baharında hazanın gösterir ağlar güler bir bir
Hezâran sad hezâran sâlelik bu pîre-zen dehrin Olar kim gitdi koydu mekr-ü- âlin bildiler bir bir
Cihânın müstakil kendi vücudiyle vücudu yok Mümâsildir serabı su sanurlar teşneler bir bir
Cihan ma'dum Hak mevcud bu halk mefkud Hak meşhud Kıdem baranı katre katre halk üzre yağar bir bir
Düzülmüşdür surahi ney saf olmuş muntazır nağme Nefes urdukça neyzen zâhir olur nağmeler bir bir
Nefes neyden göründü âşikâr etdi makamatın Neva uşşak acem nevruz murabba' oldular bir bir
Neyin surahlarına neyzenin parmakların urdu Alup yek gâh dü gâh zengûle ney yol buldular bir bir
81 Vücûd hayr-ü-âdem şer olduğu esrâra vâkıf ol Âdem imkân imkân vacibe devrân eder bir bir
Vücûd-ı mutlakın ilminde mevcûd idi mevcûdât İlimden ayn olup esmâ libâsın giydiler bir bir
Makâmât neyzenin ilminde neyden âşikâr oldu Yine parmakların neyzen dokandırsa öter bir bir
İlm ol neyzenin ney mazharında ilm-i ayn oldu Mezâhirden zuhûr-u Hakka her ism oldu der bir bir
Yed-i beyzâ ile Musa gibi zâhir olan şahsın İrişir cânına nar-ı tecelliden şerer bir bir
Sıfât esmâsı zâhir oldu mir'at-ı mezâhirden Sıfâtından göründü zât-ı pâki gördüler bir bir
Çü bildik neyzenin ney mazharında iîm-i ayn oldu Misâli bîr nefesden oldu zinde mürdeler bir bir
Nefes nefh eyledi ecsâda çün gayb-i hüviyetde Kamu ol bir nefesden hayy olur murgân uçar bir bir
Kitâbıdır kamu âlem Hudanın ma'nisi âdem Yine kendi kitabını açar bir bir kapar bir bir
Hayât olan bu suretlerde enfâs-ı ilâhîdir Nefes girdikçe çıkdıkca hisâb eyler sayar bir bir
91 Nefes hâ-yi hüviyyet cem'i enfâs-ı zaruriyye Cihâna feyz-i Hak rahmet nesiminden eser bir bir
Kemâl-i âdemin vasfın mücelled bin kitâb etsem Değildir kâbil-i ihsâ eğer bin bin eğer bir bir
Şular kim âdemiz derler hakayık bahsin eylerler Görünür dillerinde nice yüz bin divler bir bir
Sıfât-ı âdeme ermek için devrân eder durmaz Devâm-ı âlem âdem olmak ister uyar bir bir (?)
Zamânın bâtın-ı mâhiyeti bil ân-ı dâ'imdir Bu çarh dolabı durmaz ân-ı dâ'imde döner bir bir Vücûdun bâtını vahdet olupdur zâhiri kesret Vasıl vahdet fasıl kesret olupdur ey püser bir bir
Visâl kesretde vahdet inkılâbının zuhûrudur Kamu zıddıyet-i esma semâsından iner bir bir
Butûnundan zuhûr-u subh-u sâdık gibi doğdun sen Bu ömrün nevbahârı gülleri her dem solar bir bir
Kırâat olunur seb-ül-mesâni vech-i âdemde Dil-i âdemde kudret kâtibi hikmet yazar bir bir
Ta'ayyün lâ-ta'ayyün hep göründü vâhidiyyetden Merâyâ nuruna eşyâ mufassal muhtasar bir bir
101 Vücûd-ı âdemî arz-ı kıyâmetdir kamu eşyâ O günde âdemî cirmine cem' olur sığar bir bir
Liyevm-il- cem' olan arz-ı kıyâmet ruz-u âdemdir Yed-i kudret önünde adl ile halkı alır bir bir
Nefes girdikde berd i'tâ eder çıkdıkda har inşâ Bu üslûbun usûlünden olur mader peder bir bir
Nefes sür'atle takîb üzredir girmekde çıkmakda Usûlüdür hayâtın her nefesde berd-ü-har bir bir
Mezâhirden kimisi bî-haberdir her nefes Hakdan Kimisi her nefes Ruh-ül- Kudüsle bin yaşar bir bir
Tecellîle nefes ursa nefes bâr-i hüviyyetden Gönül bahri kamu gevherlerin taşra atar bir bir
Olan kesret nikâbiyle cemâl-i vahdete nâzır Kör oldu pertev-i şems-i hakîkatdir şerer bir bir Müsemmâsı nefesdir ism-i Hakkın ey nefeszâde Nefes üzre musaffâlardurur halk-ı beşer bir bir
Se mevlûd dört tabiat çâr anâsır nüh felek yekbâr Kamu ol bir nefes hükmüyle seyr eyler gezer bir bir
Hakın ilminde müstağrak idin meyl eyledin ayna Feleklerden geçip esfelde seyr etdin kamer bir bir
111 Ma'âdinden nebâta sonra hayvana irişdin sen Nihâyet âdeme erince çok çektin hatar bir bir
Çü geldin âdemi gördün kıyâmı kâmete durmuş Düşüp endâmına lerze eder uzvun hazer bir bir
Tıfıl oldun yiğit oldun kocaldın za'fa yüz tutdun Bu haletlerde gezdin eyledin yüz bin zarar bir bir
Avâlimden güzer kıldın erişdin vech-i insâna Gönül mir'âtına bin fikr ile verdin keder bir bir
Ne tohm ekdi ise abd-i mükellef arz-ı dünyâda O tohmun hâsılın ruz-u kıyâmetde biçer bîr bir
Gönül bostânı eşcârın besile eşk-i çeşminle Cihân bağına bâr vermez yağmayınca matar bir bir
Mahabbet tohmunu cân ile perverde eden ârif Birine bin olur ol tohmu gönlüne eker bir bir
Vücûdun zâhiri vü bâtını cem'idürür âdem Bu cem'iyyet butûnundan zuhûrunu sürer bir bir
İki kaşın kemânı kab-e kavseynin nişânıdır Ene'l- Hakdır gözün merdümleri kiprik kapar bir bir
Şuûnâtında feyzi faslını görmek için zâtı Mezâhir nev'ine kesret libâsını biçer bir bir
121 Görünür vech-i zât-ı pâk-i Hak kesret libâsından Karîn-i lûtf olan canlar zılâlinden kaçar bir bir
Bu âlemde tekebbür nerdibânından inen cânlar O âlemde terakki nerdibânına basar bir bir
Kamu evler yıkılsa yere geçse târumâr olsa Şuâ'ı şemse noksan eylemez zerre kadar bir bir
Metâ-ı ma'rifetle kârbân-ı lâ-mekân geldi Bu çârşû-yı anâsırda cevâhirler satar bir bir
Kamu amâl-ü ef'âlin bu evde deftere aldı Bu evde yazdığı defterleri bir gün dürer bir bir
Kemâle ermeğe devrin tamâm etmek diler her şey Kamu nâ-puhteler devrin tamam edip pişer bir bir
Dahî âdem halife olmadan evvel giden cânlar Mürekkeb olmadılar müfredâtda kaldılar bir bir
Murâd evvel giden canlar demek remz-ü- işâretdir Mürekkeb müfredatı ilm-i ayna yüz tutar bir bir
Şu cânlar kim kemâle ermeden yüz koya toprağa O gün (yâ leyteni kuntu turâben) ol diler bir bir
Bir emre muntazırdır cümle ulviyyât-ü- süfliyyât Olar kulltıkculardır birbirin işe salar bir bir
131 Hakîm ismi bu hikmet üzre devr eyler feleklerde Kamu devri zuhal devri bu hükm üzre döner bir bir
Zuhal devri tamâm oldukda terkibe gelir bunlar Serâir aşikâr olur nikâbını açar bir bir
Ne kim tafsîl emirdir ol denir ol söylenir ol gün İkilik nakşını ol günde levhinden siler bir bir
Nihân olur zuhûr hem ism-i zâhir ism-i bâtında Bu dünya dediğin ukbâ görünür serbeser bir bir
Gidenler cennet-i zâta olurlar dâim-ül-bâki Azâb-ı bu'd hirmaniyle mahbublar yanar bir bir
Şu sâlikler ki zât-ı Hakkı hâdîde eder isbât Baîd olmaz bular yol erleridir yol arar bir bir
Şu ârifler ki zât-ı Hakkı zâtında görür yeksân Muhakkıkler dürür bir kılı bunlar kırk yarar bir bir
Mükemmel mazharında zât-ı Bâri ayn-ı zâtımdır Mükemmelde kamu ismini zâtı cem'eder bir bir
Dil-i danada zâtı sırr-ı zâtım ayn-ı zâtımdır Merâtib üzre esmâ zâtına âyinler bir bir
İşit Ruh-ul-Kudüsden zinde-demdir âdemin ilmi Dürüst idrâk ile zabt eyle ne var bir bir
141 İlimden ayna gelmiş her ne denlü var ise eşya Cemi'isi talebkârın sana ermek diler bir bir
İlimden ayna isti'dâd ite nâzil olan cânlar Neferlik eyleyip en son olurlarsa nefer bir bir
Vücûdundur vücûdun âlemeyne illet-i ga'î Kamu ma'lûm olanlar feyzi senden aldılar bir bir Cemî'-i i'tikâdâtın heyulâsıdürür ârif Özüne ne satursa cümleye onu satar bir bir
Ki cânı cümlenin cem'iyyet etdi kevn-i câm'ide Hayat Abın susuzlar kevn-i câm'ide içer bir bir
Cihan deyrinde esnâma bakıp döndürme yüz zâhid Vücûhât-ı ilâhîdir der ârifler tapar bir bir
Ayân oldu ledün ilmi Hızır derviş lisânından Ana benzer Nil ırmağı ki her yılda taşar bir bir 148 Eğer serçeşme-i Âb-ı Hayâta ermek istersen Zamânın Hızrının bâbına başın eyle yer bir bir
1 Şuûn-u tende zâtı zâtını pinhân eder bir bir Cemâlin dide-i a'yan ile seyrân eder bir bir
Adem âyînesinden vâcibe mümkin olur zâhir Vücûd-i mümkine feyzi vücûd ihsan eder bir bir
Adem mümkin yüzünden vâcibe mutlak muzaf olsa Cemi'-i emr hâzır sureti insan eder bir bir
Ayân bil âdeme dört neş'e hasıldır bu suretde Dahî dört nefh-i sûr nevbet çalar lerzan eder bir bir
Dahi ölmek dirilmek devridir erkân-ı âdemde Bu dört ölmek dirilmek rütbesin rüchân eder bir bir
Olur ilk neş'ede ol suret-i eşyâ ile zinde Tabâyi'den olur mürde teni bî-cân eder bir bir
İkinci neş'ede ol tab'-ı eşyâdan olur zinde Olupdur hassa-i eşyâdan istindâd eder bir bir
Tabâyi'den üçüncü neş'ede mürde olur âdem Dirilir hâssa-i eşyâdan istihsân eder bir bir
Bu demde hassa-i eşya kalur mürde olur âdem Hakâyıkla dirilir her nefes bin can eder bir bir
Gelir dördüncü neş'e pes hakâyıkla olur zinde Hakâyık âşikâr olur işin asan eder bir bir
11 Olur ilk neş'ede bil yol eri ilk uykudan bîdâr Gözü gördüğünü özünden izân eder bir bir İki uykudan uyanır ikinci neş'ede sâlik Tabâyi' âlemini bahr-i bî-pâyân eder bir bir
Üçüncü uykudan bîdâr olur neş'e ile ârif Îrişir hassa-i eşyâya lutf erzân eder bir bir
Tamâm dördüncü neş'ede olur dört uykudan bîdâr Kemâl-i âdemî zâhir olur dîvân eder bir bir
Bu bîdârlıkdan evvel her ne bildi her ne gördüyse Ol evvel bildiğini gördüğün noksan eder bir bir
Ne vech ile kusur etmişdi ise Hakka evvel ol Galat eylediğin yanıldığın iz'ân eder bir bir
Neliksiz niteliksiz Hak netice zâhir oldukda Velinin her kılı bin Musî-i îmrân eder bir bir
Her ismin mazharmda zâtını görmek için zâtı Cihân mir'âtını âyîne-i Sübhân eder bir bir
Bunu bil kim vücûd-u vâhidin suretleri çokdur Bu suretlerde esmâsı ile cevlân eder bir bir
Tabâyi' encüm-ü-eflâk dört unsurla üç mevlûd Kemâle ermeğe sâlik olup devrân eder bir bir
21 Kemâli bu seferde bunların insâna ermekdir Erip insâna mi'rac etdiğin îkan eder bir bir
Bu mevcûdat vücûd-u vâhide âyîneler oldu Görüp âyînelerde kendini tâbân eder bir bir
Dil-i insân-ı dânâda kemâliyle görür kendin Cemâlinin kemâlin âdeme erzân eder bir bir Eğer esmâ eğer eşyâ eğer sûret eğer ma'nâ Kamusun âdeme ermek için puyân eder bir bir
Bu suretler cemâlinin zuhûruna mahallerdir Görünür bu mahallerden kerem rizân eder bir bir
Bu mazharlar sıfâtının zuhûruna merâtibdir Mezâhirde görünür hükmünü fermân eder bir bir
Vücûd-ı vâhidin Hak (kul huve'l-lâhu ahad) birdir Bu birden zâhir oldu her levin elvân eder bir bir
Vücûdun zâhiri var bâtını var ey cihân-ârâ Bütûnunun zuhûrudur cihân imkân eder bir bir
Vücûd-ı vâhidin bil zâhiridir âlem-i ecsâm Hüviyyet âlem-i ecsam kuru ebdan eder bir bir
Vücûdun bil hakikat bâtınıdır âlem-i ervah Vücûdüyle mahabbet varlığın yeksan eder bir bir
31 Mukayyed üzredir ecsâm dahi cân-ı âdemde Biribirinden ayrılmaz ziya rahşân eder bir bir
Hakikat âlem-i ecsâma mebde' cevher-i hâkdır Kabûle müstaiddir rahmeti Rahmân eder bir bir
Bunu bil âlem-i ervâha mebde' tab'-ı hâk oldu Birikdi tab'-ı hâkin cevheri Hak kân eder bir bir
Merâtib üzre devrân eyleyen hâke tâbî'atdır Şuûnâtında her bir şânı yüzbin şân eder bir bir
O denlü devr eder hâk-i tabî'at ân-ı dâ'imde Cihân eşyâsını var eyleyip bir ân eder bir bir Bu çarhın dönmesinden hep yapılır sûret-i insân Görür insân gözüyle yüzünü lem'ân eder bir bir
Kemâle erişir devr etmesi sâkin olur anın Bu kez insânda kâmil olmağa gerdân eder bir bir
Yoruldukda beden sûret karışır cevher-i hâke Erişir ruh-u hâke tab' itmi'nân eder bir bir
Bu minvâl üzre varıp gelmesi tekrâr olur anın Ki her varmakda gelmekde yolun çendân eder bir bir
O her bâr kim merâtible ilimden ayna yüz tutsa Olur sonra geliş evvel geliş cem'ân eder bir bir
41 Eğer bir kûzeyi bin kez denizden kimse doldursa Yine deryâya dökse katresin ummân eder bir bir
Yine ol kûzeyi bir nevbet-i âharde doldursa Ol evvel dahi sonra nevbeti çendân eder bir bir
Muhassal cism-i insan ruh-ı insan bâtın-u- zâhir Ma'âdı mebde'i hâki tabî'at-şân eder bir bir
Ma'âdı mebde'i ya hâk yahud tab'-ı hâk olsa Kalan hâk içre madenhânesin mihmân eder bir bir
Letâfetle tebâyi' âlemine yol bulan cânlar Kesâfetden letâfet mülküne perrân eder bir bir
Bu sözden anlanan bu tâife Hakk-el-yakîn Hakkı Bilip bildirdiler ârif olan imân eder bir bir
Bunu bil gâhi eczâ kendi küllüne rucû' eyler Ve gâhî gül gibi eczâsını perişan (perişan gibi okunacak) eder bir bir Kamu nev'in nihâdı çözülür ol küllünü özler Ki her cüz kendi küllün kendine burhân eder bir bir
Cihân eczâsı küllî netice vech-i âlemdir Ki her cüz kendi küllün keffe-i mizân eder bir bir 50 Gelir gayb-ı mecâlîden mecâlîden olur zahir Yine Gaybî mecâliden mecaline gider bir bir.
S.33
|